7 Aralık 2012 Cuma

BİZİM


               

İyiye söyledik kötü aldılar,
Kimseye geçmedi sözümüz bizim.
“Taşları bağlayıp iti saldılar,
Boşa telef oldu kuzumuz  bizim.

Dosta değil yaban ele güvendik,
Tefrika dümenli sallara bindik ,
Azala azala birlere indik,
Düşmanla bir oldu bâzımız bizim.

Arkamı verdiğim dağlar düz oldu,
Bağlarım kurudu, bahar güz oldu.
Evlat arsız oldu,eşler yoz oldu,
Yere bakar oldu yüzümüz bizim.

Takâtim yetmedi hızlı koşmaya,
Tabip bulamadım yaram deşmeye,
Türkülerim vardı hazla coşmaya,
Telleri pas tutmuş sazımız bizim.

Sanma kartallarım böyle nâçardı,
Alperenim at üstünde uçardı.
Elif, Ayşe göz kırpınca kaçardı,
N’oldu şahinimiz, “baz”ımız bizim?

Dedem Korkut nice destan açardı,
Ağam, Paşam hep hayırlar saçardı,
Hânım, beyim buyruğunu seçerdi,
Atasız kayboldu izimiz bizim.

Devlet üzre nice devlet kurardık,
İlime, san’ata kafa yorardık,
Mazlum görsek yarasını sarardık,
Heyhat zâlim seçmez gözümüz bizim.


Efelerim dağlarda kol gezerdi,
Gakkoşlarım her hileyi sezerdi,
Dadaşlarım düşman başı ezerdi,
Birlikti Kürdümüz, Lazımız bizim.


Asırlardır yücedeydi hilâlim,
Beş vakitte bizimleydi Bilâl’im.
Hem canandı, hem anaydı helâlim,
Neylim bir hoş olmuş, kızımız bizim.

İtikat bozulmuş “nas”olmuş “töre”,
İtimat kalmamış büyüğe, ere,
Her şeyimiz vardı tam bize göre;
Şimdi dinmez olmuş sızımız bizim.

Hiç ummasın bizi koyan bu hâle,
Alışık değildir Türk izmihlâle.
Niyâzkâr tevhidim “gül”(!) ile “lale”(!)
Bozulmasın ebet özümüz bizim.

    
                         
                                           Köksal CENGİZ (Niyazkâr)
                                                                                       



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder