"Sensizlik vermiyor aman...
Sensiz hiç geçmiyor zaman."
31.102013
Varlığın gönlümde emsalsiz hoşluk...
Yokluğun ruhumda tarifsiz boşluk...
Demlensin sevdamız bir ömür sende...
Sürsün sonsuza dek eşsiz sarhoşluk..
-Niyazkâr-
30.10.2013
18 Aralık 2013 Çarşamba
17 Aralık 2013 Salı
16 Aralık 2013 Pazartesi
GÖNÜL SIZISI |
Yazar NİYAZKÂR (Köksal CENGİZ)niyazkar@gmail.com | |
Ey isyankâr nefis, feryâdı bırak! Sabırla son bulur gönül sızısı... Deme: «Dermanım yok, tabip çok ırak!» Sabırla son bulur gönül sızısı... Şu yalan dünyayı ebed mi sandın? Vefâsız bir yâre neden bağlandın? Sonunda kör aşkın nârına yandın, Sabırla son bulur gönül sızısı. Zor olsa da senin için çileler, Tevekkül sonunda açar lâleler, İmtihanda daha neler var neler; Sabırla son bulur gönül sızısı. Kader böyle ise bu kimin suçu? Çiğ süt emmişlerin gizlidir haçı!.. Sana düz görünen, ele «ters açı» Sabırla son bulur gönül sızısı. Alnına yazılan levh u kalemle, Etsen de değişmez binlerce hamle, «Bunda bir hayır var!» dersen ezcümle; Sabırla son bulur gönül sızısı. Acı-tatlı birkaç andan ziyade, Bazen süvariyiz, bazen piyade, Evvel-âhir dolacaktır bu vâde; Sabırla son bulur gönül sızısı. Şüphe kurt gibidir kemirir önce, Günahlar bitirir inceden ince, Niyazkâr’ım kul menzile girince; Sabırla son bulur gönül sızısı... |
15 Aralık 2013 Pazar
İster Bu
Gönül
Bu nasıl
sevdadır, bu nasıl ateş?
Yandıkça
yanmayı ister bu gönül…
Hicranın her anı zemheriye eş,
Sinene sinmeyi ister bu gönül…
Emsalsiz hayalin ruhuma dolar,
Gözlerim endamın seyrine dalar.
Ne bir gün, ne hafta, yetmez ki yıllar;
Aşkına kanmayı ister bu gönül…
Narınla kavrulmak kaderim ise;
Asla hayıflanmam, düşmem yeise.
Pervanenin hakkı alevden neyse…
Kavrulup, sönmeyi ister bu gönül…
Mahbubumsun, gönül gözlüm, maralım…
Edep, erkân ile Hakk’a varalım…
Beş vakit niyazda hep yalvaralım;
Tadına banmayı ister bu gönül…
Rahvan giden ömür atı yorulur,
Fâni hayatımız bizden sorulur…
Niyazkâr’ım bir gün Mizan kurulur,
Gönlüne konmayı ister bu gönül…
20.05.2013
Köksal CENGİZ
Rüya Gibi Geldi/ Rüzgâr Gibi Geçti…
Ömrün en güzel ânıydı sevdiceğim,
Rüya
gibi geldi, rüzgâr gibi geçti.
Emsalsizdi
hoş kokulu gül çiçeğim
Rüya
gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…
Fâni hayatı yaşamaya
zaman yok,
Yüreğime
saplanmış sevdan, kızgın ok…
Sanma ki vakit erken, sanma vakit çok,
Rüya
gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…
Kapanırdı açılan bütün yaralar,
Eğer senle yaşansaydı
hatıralar.
İmrenirdi candan sevişen
kumrular
Rüya
gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…
Keşke
bu can seni ezelde bulsaydı,
Keşke
varlığım hep yanında kalsaydı,
Keşke
gönlüm aşkınla sermest olsaydı,
Rüya
gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…
İki can şu hicranı silebilseydik...
Her vuslatta muhabbet bulabilseydik,
Tarifsiz bir aşk ile gülebilseydik...
Rüya
gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…
Bir
gonca güle meftun olmuşken gönül...
Bir
değil, bin bir dertle solmuşken gönül...
Niyazkâr sevdanızla dolmuşken gönül;
Rüya
gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…
09.11.2013
Köksal
CENGİZ(Niyazkâr)
13.03.2013
Bir Sır…
Aşkı küçümseyip, hor görme sakın!
Sevdayla yanana
“bir kor” demişler…
Firkatin acısı
ecele yakın,
Vuslatı canana “git
sor! ” demişler.
Çekmeyen ne bilsin
aşkın halinden,
Pervane kavrulur aşk alevinden.
Vazgeçmek mümkün mü
yâr hayalinden?
Hasretle anana “düş kur!” demişler.
Dünyada her lezzet
aşk ile vardır,
Kalplerin fethine
bir anahtardır.
Aşktan mahrum olmak külli zarardır,
Vadinden dönene“
bin nâr” demişler.
Seven sevdiğine hep mihman olur
Hak için sevişen şaduman olur…
Âşıklar aşk ile imtihan olur,
Yusuf u Kenan’a
“bak gör!” demişler.
Gönlümün sultanı,
ey emsalsiz yâr?
Hicranın bağrımı oydukça oyar...
Cennet niyaz eyler
senle Niyazkâr;
Muradın cinana “
bir sır” demişler.
24. 07.2012
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)
10 Aralık 2013 Salı
6 Aralık 2013 Cuma
OLMUŞ
Nice sözler
yalan olmuş,
Dost bağımız
talan olmuş.
Engel girmiş
aramıza;
Yollar bile
yılan olmuş,
Gurbet elde
kalan olmuş.
Canımızdan çok
severdik,
“Milletim!”
deyip, överdik.
Tuz basmışlar
yaramıza;
Bağrımızı delen
olmuş,
Tefrikayla
bölen olmuş.
Hatır sayıp
soran vardı,
Düşü hayra
yoran vardı.
Hain dolmuş
yöremize;
Gülistana olan
olmuş,
Gonca iken
solan olmuş.
Katlime ferman
yazılmış,
Ecelim “derman”
yazılmış.
Nifak girmiş
töremize;
Kahkahayla
gülen olmuş,
Nahak yere ölen
olmuş.
Susma, haykır!
Niyazkâr’ım!
Ezel vardım,
ebet varım.
Âlem şahit
naramıza;
Tekbir’lerle
dalan olmuş,
Hak yolunu
bulan olmuş.
25.09.2011
Köksal CENGİZ (Niyazkâr)
4 Aralık 2013 Çarşamba
iNCİNSEN DE İNCİTME!
Gönül sazı çalan Hak âşığından,
Ne perde incinir, ne tel incinir.
Kim der ki vazgeçer kul mâşuğundan,
Ne bülbül incinir, ne gül incinir.
Bir ömür mahveder hicran ateşi,
Ecelse an be an bırakmaz peşi,
Her kimin var ise mahbup bir eşi,
Ne dudak incinir,
ne dil incinir.
Dostundan
ayrılmaz sadık dost olan,
Üstünde
yükselir nefsi post olan
Leyla’ya ulaşır “Leyla” kast olan,
Ne Mecnun incinir, ne çöl incinir…
Rabbin rızasına ermeği dene,
Yarını tanzim et bakarak düne,
Mürşidi kâmille eğil hak yöne;
Ne yolcu incinir, ne yol incinir.
Mevla’dan ayrılan kalmaz mı naçar?
Fırsat elde kuştur tutmazsan kaçar,
Niyazkâr meccanen inciler saçar,
Ne kendi incinir, ne el incinir.
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)
AYRI GÜZEL…
Haşmetli mazinin neyini desem…
Dünü ayrı güzel, gün ayrı güzel…
Avamı, paşası, beyini desem;
İman ayrı güzel, din ayrı güzel...
Tarihi yeniden yazmadan önce,
Hainler içime sızmadan önce,
Kâfirler kudurup azmadan önce;
Zaman ayrı güzel, an ayrı güzel…
Saadet asrına hayran devirler,
Çağları aşıp da, Mevlâ’yı “Bir”ler…
Hakkın vekiliydi, Sultan, Emirler;
Makam ayrı güzel, şan ayrı güzel…
Hoca Ahmet Yesevi’den bu yana,
Alpaslan’dan Yavuz Selim sultana,
Genç Fatih’ ten muhteşem Süleyman’a
Hakan ayrı güzel, Han ayrı güzel…
Gıptayla anarım eski günleri,
Üç kıtada saklı, haklı ünleri…
Bin bir gece sürdü her düğünleri,
Canan ayrı güzel, can ayrı güzel…
Ceddiyle övünsün gelecek neslim,
Türkümüz çığırsın nice hoş seslim,
Emanet, olmasın yadlara teslim;
Sinan ayrı güzel, sin ayrı güzel…
Yeter küçüldüğüm, bu kadar yeter!
Terk ettiğim yerler gözümde tüter…
Yine “bin atlıyla”, çalınsın mehter,
Gülbank ayrı güzel, “gön” ayrı güzel…
Hak, hukuk, adalet timsali hilal!
Bilirim yüzünde niyedir, celal…
Olsun varlığımız,
varımız helal…
Vatan ayrı güzel, sen ayrı güzel…
Niyazkâr’ım nerde Hakk’a ahidim?
Öz yurdumda alçaklığa şahidim;
Telef edilmesin boşa yiğidim…
Şeref ayrı
güzel…Şan ayrı güzel
04.05.2013
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)
3 Aralık 2013 Salı
OLAYDIM
Gece düşünde,
Gündüz işinde,
Her an peşinde,
Olaydım gönül.
Sevmeye hazır,
Gönlüne huzur,
Emrine nazır,
Olaydım gönül.
Gönlünün gülü,
Hasretin yeli,
Aşkından deli,
Olaydım gönül.
Sana kavuşan,
Sevdanla coşan,
Doldukça taşan,
Olaydım gönül.
Hasretin yakar…
Şimşekler çakar…
Yârin Niyazkâr,
Olaydım gönül.
09.10.2013
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)
Servi Boylum
Şu arsız dünyanın yalan düşüne,
Aldanıp da kanma, gel servi
boylum!
Ağyarı dost sanıp, düşme peşine;
Kavrulup da yanma, gül servi
boylum!
Bu sevgim sinene yük müdür,
söyle!
Gönlünde yerimiz yok mudur,
söyle!
Böyle çekip gitmek hak mıdır,
söyle!
Sana vurgun kalpte kal servi
boylum!
Ruhumu dağlamış sevda ateşin,
Bilirim âlemde bulunmaz eşin,
Son nefese kadar bırakmam peşin;
Gönül peteğimde bal servi
boylum!
Gündüz hayalimde gece düşümde,
Varlığın güç verir her bir
işimde,
Sevdiğim de sensin, ebet eşim de;
Açılsa vuslata yol servi boylum!
Yüce dağın başı kar değil nedir?
Yüreğimde yanan kor değil nedir?
Aşkının alevi nâr değil nedir?
Çavlan ol bağrıma dol servi
boylum!
Engeller devleşir, endişe artar,
Geceler gündüze hep hüzün
tartar…
Gel de Niyazkâr’ı çileden kurtar;
Birlikte huzuru bul servi
boylum!
08.10.2013
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)
OY BALAM!
Şu könlün feryadını,
İnsaf eyle, duy balam!
An sevdiğin adını,
Al könlüne koy balam!
Sevda çözülmez çile…
Sevenler düşer dile…
Âşık oldum bir güle,
Aklım aldı vay balam!
Bu derde yoktur çare,
Yüreğim pare pare…
Pervane oldum yâre,
Canım kurban say balam!
Yanıp kül olmak nedir?
Tevekkül olmak nedir?
Hakk’a kul olmak nedir?
Gel emrine uy balam!
Feda olam o sese,
Baş tacıdır ne dese.
Yâr benzemez heçkese;
Bu nasıl bir soy balam?
Niyazkâr’am kadersiz…
Günüm geçmez kedersiz…
Kim demiş ki kul dertsiz,
Her âşık bin oy! Balam…
06.10.2013
K:CENGİZ(Niyazkâr)
SÖYLE!
Akşamın hüznü siner boğazın üzerine,
Gönlüm seni arzular hep derinden
derine…
Martılar çığlık çığlık sevdamı anlatırken;
Hicranın oku vurur, vuslatının
yerine…”
Söyle kim ölüm biçti bu aşkın değerine?
Ebruli bulutları seyrederim sen
yoksun…
Yalpalayan kayıklara meylederim sen
yoksun…
Silinir büsbütün güzelliği İstanbul’un;
Bizans yosmaları fıkırdaşır birbirine…
Söyle kim ölüm biçti bu aşkın değerine?
Alışamadım ki sensiz yaşamaya gülüm!
Varsın çıkagelsin, sen
gelmeyeceksen ölüm..
Ne Hisar’da ne Üsküdar’da eski
lezzet var;
Bilmem Niyazkâr da benzer mi diğerlerine?
Söyle kim ölüm biçti bu aşkın değerine?
16.11.13
9 Temmuz 2013 Salı
Sevdiğim
SEVDİĞİM
Bir name uçurdum o nazlı yâre,
Dedim tez vakitte ala sevdiğim.
Şu türküyü yaktım artık son çare,
Belki beğenip de çala sevdiğim.
Gündüz hayalimde, gece düşümde,
Bir ceren arzusu yanar döşümde.
Pervane olmuşum aşk ateşinde,
Savursun külümü yele sevdiğim.
Akıl başta kalmaz insan sevince,
Can mı cana yanar, canan mı sence…
Bu hicran tükensin inceden ince,
Vuslatım gönlüne dola sevdiğim.
Acep bilir misin ne ahvaldeyim?
Bir Mecnun misali hâlden hâldeyim...
Kâh uçsuz bir çölde, kâh
Zühal’deyim;
Beklerim yad elden gele sevdiğim.
Sen bahtıma konan gökçek bir
kuşsun,
Şakısın yüreğin coştukça coşsun.
Dudağın dem tutsun, dilin konuşsun;
Beş vakit Mevlâ’dan dile sevdiğim.
Gözlerim endamın seyrine dalsın,
Gülüşün aklımı başımdan alsın.
Ateşim içinde bir ömür kalsın,
Sonra taşıp dönsün sele sevdiğim.
Ne yaman düşürdü felek ağına,
Aşk otağı kurdum gönül dağına,
Bir buse arz ettim gül dudağına,
Sanırsın ki benzer bala sevdiğim.
Kaç gece beyhude adını andım,
Kaç gece düşlerden senle uyandım,
Kaç gece nârından dağlandım
yandım;
Dumanım tütüyor hâlâ sevdiğim.
Aşkınla yoğrulup, inledim kaç kez,
Aşkınla doğrulup, ünledim kaç kez,
Aşkını okuyup, dinledim kaç kez;
Bir ceylan yavrusu bala sevdiğim.
Bu sevda uğruna olmuşum köle,
Kem nazar değmesin nazenin güle.
Çağır sevdiğini sevinçten öle;
Olsun gurbetimiz, sıla sevdiğim.
Niyazkâr’ım neyleyeyim, ne deyim?
Sensiz olan cenneti ben nideyim?
İrem bağlarında düğün edeyim;
Sonsuz bayramımız ola sevdiğim.
23.04.2013
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)
15 Ocak 2013 Salı
Ömür Durağında Birkaç Soluk…
Kör nefsimin rotasını,
Kırsam yıllara yıllara…
Kırmadan gönül tasını ,
Sarsam yıllara yıllara…
Güzellikten söz eylesem,
Aşk odunu köz eylesem,
Dik yokuşu düz eylesem;
Varsam yıllara yıllara…
Hak uvarsa işimizi,
Ecel koysa peşimizi,
Hayreyleyip düşümüzü;
Yorsam yıllara yıllara…
Bülbül kesse güle zârı,
Neşe kaplasa gülzarı,
Erise dağların karı;
Ersem yıllara yıllara…
Koy dinmesin ruhta sızı,
Hiç bitmesin yârin nazı,
Sevda il çalan sazı;
Vursam yıllara yıllara…
Sona doğru geri sayım,
Yarın bile bir varsayım,
Yorulmasa gençlik tayım;
Sürsem yıllara yıllara…
Ses yetirsem dağa-taşa,
Selam etsem kurda-kuşa,
Niyazkâr yönelir arşa;
Karsam yıllara yıllara…
Köksal CENGİZ (Niyazkâr)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)