18 Aralık 2013 Çarşamba

"Sensizlik vermiyor aman...
Sensiz hiç geçmiyor zaman." 
31.102013


Varlığın gönlümde emsalsiz hoşluk...
Yokluğun ruhumda tarifsiz boşluk...
Demlensin sevdamız bir ömür sende...
Sürsün sonsuza dek eşsiz sarhoşluk..
-Niyazkâr- 
30.10.2013
Uzak kalsan da bana diyar diyar,
Seni yine de çok seveceğim yâr.
Varsın kara kış olsun dünya bana;
Nasıl olsa her kışın ardı bahar,
Gülistanda gonca güllü yârim var...
Niyazkâr
16.10.2013
Gurbetin ardında yine gurbet var,
Gönlüme bir türlü gelmiyor bahar...
Bir yılda dört mevsim yaşarken âlem;
Şu fâni ömrümüz her dem sonbahar..
19.10.2013
Hakikati yaza yaza,
Kalem bitti, söz tükendi.
Kanaat etmedik aza,
Cevher yitti, öz tükendi...
2007

17 Aralık 2013 Salı

"SEVDA İLE BAKTIM SANA...
 AŞK ATEŞİ YAKTIM SANA... 
 KOR ALEVİNDE ERİDİM;
 DAMLA DAMLA AKTIM SANA..."
05.11.2013
   "Sevmişsen bir kere yüreğine sor,
 Ölüm mü beterdir? Bir hicran mı zor?
 Yananın hâlinden ancak o anlar,
 Pervane bir âşık baştanbaşa kor..."
12.11.2013

"Acep sen hiç gördün mü, sevmeden yananını?

 Gönülden seven kadar, gönülden ananını.

 Âşığın gözü kördür,görmez mâşuktan başka;

 Dünyalara değişmez sevdiği cananını..."

12.11.2013

16 Aralık 2013 Pazartesi


GÖNÜL SIZISIYazdırE-posta

Yazar NİYAZKÂR (Köksal CENGİZ)niyazkar@gmail.com   

Ey isyankâr nefis, feryâdı bırak!
Sabırla son bulur gönül sızısı...
Deme: «Dermanım yok, tabip çok ırak!»
Sabırla son bulur gönül sızısı...

Şu yalan dünyayı ebed mi sandın?
Vefâsız bir yâre neden bağlandın?
Sonunda kör aşkın nârına yandın,
Sabırla son bulur gönül sızısı.

Zor olsa da senin için çileler,
Tevekkül sonunda açar lâleler,
İmtihanda daha neler var neler;
Sabırla son bulur gönül sızısı.

Kader böyle ise bu kimin suçu?
Çiğ süt emmişlerin gizlidir haçı!..
Sana düz görünen, ele «ters açı»
Sabırla son bulur gönül sızısı.

Alnına yazılan levh u kalemle,
Etsen de değişmez binlerce hamle,
«Bunda bir hayır var!» dersen ezcümle;
Sabırla son bulur gönül sızısı.

Acı-tatlı birkaç andan ziyade,
Bazen süvariyiz, bazen piyade,
Evvel-âhir dolacaktır bu vâde;
Sabırla son bulur gönül sızısı.

Şüphe kurt gibidir kemirir önce,
Günahlar bitirir inceden ince,
Niyazkâr’ım kul menzile girince;
Sabırla son bulur gönül sızı
sı...
- See more at: http://www.yuzaki.com/content/view/3602/40/#sthash.bUME5TkJ.dpuf

Nicedir  ay nicedir?

Ay karanlık gecedir.

Gönlüme ateş salan,

Bilsem bensiz nicedir?            

 03.11.2013

15 Aralık 2013 Pazar



İster Bu Gönül
Bu nasıl sevdadır, bu nasıl ateş?
Yandıkça yanmayı ister bu gönül…
Hicranın her anı zemheriye eş,
Sinene sinmeyi ister bu gönül…

Emsalsiz hayalin ruhuma dolar,
Gözlerim endamın seyrine dalar.
Ne bir gün, ne hafta, yetmez ki yıllar;
Aşkına kanmayı ister bu gönül…

Narınla kavrulmak kaderim ise;
Asla hayıflanmam, düşmem yeise.
Pervanenin hakkı alevden neyse…
Kavrulup, sönmeyi ister bu gönül…

Mahbubumsun,  gönül gözlüm, maralım…
Edep, erkân ile Hakk’a varalım…
Beş vakit niyazda hep yalvaralım;
Tadına banmayı ister bu gönül…

Rahvan giden ömür atı yorulur,
Fâni hayatımız bizden sorulur…
Niyazkâr’ım bir gün Mizan kurulur,
Gönlüne konmayı ister bu gönül…
20.05.2013

Köksal CENGİZ
Rüya Gibi Geldi/ Rüzgâr Gibi Geçti…

Ömrün en güzel ânıydı sevdiceğim,
Rüya gibi geldi, rüzgâr gibi geçti.
Emsalsizdi hoş kokulu gül çiçeğim
 Rüya gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…

Fâni hayatı yaşamaya zaman yok,
Yüreğime saplanmış sevdan, kızgın ok…
Sanma ki vakit erken, sanma vakit çok,
Rüya gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…
                                                              
Kapanırdı açılan bütün yaralar,
Eğer senle yaşansaydı hatıralar.
İmrenirdi candan sevişen kumrular 
Rüya gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…

Keşke bu can seni ezelde bulsaydı,
Keşke varlığım hep yanında kalsaydı,
Keşke gönlüm aşkınla sermest olsaydı,
Rüya gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…

İki can şu hicranı silebilseydik...
Her vuslatta muhabbet bulabilseydik,
Tarifsiz bir aşk ile gülebilseydik...
Rüya gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…

Bir gonca güle meftun olmuşken gönül...
Bir değil, bin bir  dertle solmuşken gönül...
Niyazkâr sevdanızla dolmuşken gönül;
Rüya gibi geldi, rüzgâr gibi geçti…
09.11.2013
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)

 13.03.2013





Bir Sır…
Aşkı küçümseyip, hor görme sakın!
Sevdayla yanana “bir kor” demişler…
Firkatin acısı ecele yakın,
Vuslatı canana “git sor! ” demişler.

Çekmeyen ne bilsin aşkın halinden,
Pervane kavrulur aşk alevinden.
Vazgeçmek mümkün mü yâr hayalinden?
Hasretle anana “düş kur!” demişler.

Dünyada her lezzet aşk ile vardır,
Kalplerin fethine bir anahtardır.
Aşktan mahrum olmak külli zarardır,
Vadinden dönene“ bin nâr” demişler.

Seven sevdiğine hep mihman olur
Hak için sevişen şaduman olur…
Âşıklar aşk ile imtihan olur,
Yusuf u Kenan’a “bak gör!” demişler.

Gönlümün sultanı, ey emsalsiz yâr?
Hicranın bağrımı oydukça oyar...
Cennet niyaz eyler senle Niyazkâr;
Muradın cinana “ bir sır” demişler.
24. 07.2012

Köksal CENGİZ(Niyazkâr)

10 Aralık 2013 Salı

“Söyle balam haralarda galmışsan?
Senden ayrı galan könlüm hoş değil.
Menden geçip, yad ellere dalmışsan,
Bilesen ki könlüm sene boş değil”

15.09.2013
“Geceler sessiz, geceler ayaz…
   Bu kara sevda, gönlüme sığmaz.
   Bir ömür yetmez, seni sevmeye;
   Uğruna bin bir ömür bile az…”
    06.12*2013


“Varlığın, gönlümde emsalsiz hoşluk…
Yokluğun, ruhumda tarifsiz boşluk…
Demlesin yüreğim bir ömür sende;
Sürsün sonsuza dek eşsiz sarhoşluk…”

30.10.2013

6 Aralık 2013 Cuma




OLMUŞ
Nice sözler yalan olmuş,
Dost bağımız talan olmuş.
Engel girmiş aramıza;
Yollar bile yılan olmuş,
Gurbet elde kalan olmuş.

Canımızdan çok severdik,
“Milletim!” deyip, överdik.
Tuz basmışlar yaramıza;
Bağrımızı delen olmuş,
Tefrikayla bölen olmuş.

Hatır sayıp soran vardı,
Düşü hayra yoran vardı.
Hain dolmuş yöremize;
Gülistana olan olmuş,
Gonca iken solan olmuş.

Katlime ferman yazılmış,
Ecelim “derman” yazılmış.
Nifak girmiş töremize;
Kahkahayla gülen olmuş,
Nahak yere ölen olmuş.

Susma, haykır! Niyazkâr’ım!
Ezel vardım, ebet varım.
Âlem şahit naramıza;
Tekbir’lerle dalan olmuş,
Hak yolunu bulan olmuş.
25.09.2011
Köksal CENGİZ (Niyazkâr) 

4 Aralık 2013 Çarşamba

iNCİNSEN DE İNCİTME!
 Gönül sazı çalan Hak âşığından,
Ne perde incinir, ne tel incinir.
Kim der ki vazgeçer kul mâşuğundan,
Ne bülbül incinir, ne gül incinir.

Bir ömür mahveder hicran ateşi,
Ecelse an be an bırakmaz peşi,
Her kimin var ise mahbup bir eşi,
Ne dudak incinir,  ne dil incinir.

 Dostundan ayrılmaz sadık dost olan,
 Üstünde yükselir nefsi post olan
Leyla’ya ulaşır “Leyla” kast olan,
Ne Mecnun incinir,  ne çöl incinir…

Rabbin rızasına ermeği dene,
Yarını tanzim et bakarak düne,
Mürşidi kâmille eğil hak yöne;
Ne yolcu incinir, ne yol incinir.

Mevla’dan ayrılan kalmaz mı naçar?
Fırsat elde kuştur tutmazsan kaçar,
Niyazkâr meccanen inciler saçar,
Ne kendi incinir, ne el incinir.


Köksal CENGİZ(Niyazkâr)
AYRI GÜZEL…
Haşmetli mazinin neyini desem…
Dünü ayrı güzel, gün ayrı güzel…
Avamı, paşası, beyini desem;
İman ayrı güzel, din ayrı güzel...
 
Tarihi yeniden yazmadan önce,
Hainler içime sızmadan önce,
Kâfirler kudurup azmadan önce;
Zaman ayrı güzel, an ayrı güzel…

Saadet asrına hayran devirler,
Çağları aşıp da, Mevlâ’yı “Bir”ler…
Hakkın vekiliydi, Sultan, Emirler;
Makam ayrı güzel, şan ayrı güzel…

Hoca Ahmet Yesevi’den bu yana,
Alpaslan’dan Yavuz Selim sultana,
Genç Fatih’ ten muhteşem Süleyman’a
Hakan ayrı güzel, Han ayrı güzel…

Gıptayla anarım eski günleri,
Üç kıtada saklı, haklı ünleri…
Bin bir gece sürdü her düğünleri,
Canan ayrı güzel, can ayrı güzel…

Ceddiyle övünsün gelecek neslim,
Türkümüz çığırsın nice hoş seslim,
Emanet, olmasın yadlara teslim;
Sinan ayrı güzel, sin ayrı güzel…

Yeter küçüldüğüm, bu kadar yeter!
Terk ettiğim yerler gözümde tüter…
Yine “bin atlıyla”, çalınsın mehter,
Gülbank ayrı güzel, “gön” ayrı güzel…

Hak, hukuk, adalet timsali hilal!
Bilirim yüzünde niyedir, celal…
Olsun varlığımız,  varımız helal…
Vatan ayrı güzel, sen ayrı güzel…

Niyazkâr’ım nerde Hakk’a ahidim?
Öz yurdumda alçaklığa şahidim;
Telef edilmesin boşa yiğidim…
Şeref  ayrı güzel…Şan ayrı güzel
04.05.2013
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)





3 Aralık 2013 Salı

OLAYDIM
Gece düşünde,
Gündüz işinde,
Her an peşinde,
Olaydım gönül.

Sevmeye hazır,
Gönlüne huzur,
Emrine nazır,
Olaydım gönül.

Gönlünün gülü,
Hasretin yeli,
Aşkından deli,
Olaydım gönül.

Sana kavuşan,
Sevdanla coşan,
Doldukça taşan,
Olaydım gönül.

Hasretin yakar…
Şimşekler çakar…
Yârin Niyazkâr,
Olaydım gönül.

09.10.2013
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)








Servi Boylum
Şu arsız dünyanın yalan düşüne,
Aldanıp da kanma, gel servi boylum!
Ağyarı dost sanıp, düşme peşine;
Kavrulup da yanma, gül servi boylum!

Bu sevgim sinene yük müdür, söyle!
Gönlünde yerimiz yok mudur, söyle!
Böyle çekip gitmek hak mıdır, söyle! 
Sana vurgun kalpte kal servi boylum!

Ruhumu dağlamış sevda ateşin,
Bilirim âlemde bulunmaz eşin,
Son nefese kadar bırakmam peşin;
Gönül peteğimde bal servi boylum!

Gündüz hayalimde gece düşümde,
Varlığın güç verir her bir işimde,
Sevdiğim de sensin, ebet eşim de;
Açılsa vuslata yol servi boylum!

Yüce dağın başı kar değil nedir?
Yüreğimde yanan kor değil nedir?
Aşkının alevi nâr değil nedir?
Çavlan ol bağrıma dol servi boylum!

Engeller devleşir, endişe artar,
Geceler gündüze hep hüzün tartar…
Gel de Niyazkâr’ı çileden kurtar;
Birlikte huzuru bul servi boylum!
08.10.2013
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)










OY BALAM!
Şu könlün feryadını,
İnsaf eyle, duy balam!
An sevdiğin adını,
Al könlüne koy balam!

Sevda çözülmez çile…
Sevenler düşer dile…
Âşık oldum bir güle,
Aklım aldı vay balam!

Bu derde yoktur çare,
Yüreğim pare pare…
Pervane oldum yâre,
Canım kurban say balam!

Yanıp kül olmak nedir?
Tevekkül olmak nedir?
Hakk’a kul olmak nedir?
Gel emrine uy balam!

Feda olam o sese,
Baş tacıdır ne dese.
Yâr benzemez heçkese;
Bu nasıl bir soy balam?

Niyazkâr’am kadersiz…
Günüm geçmez kedersiz…
Kim demiş ki kul dertsiz,
Her âşık bin oy! Balam…

06.10.2013

K:CENGİZ(Niyazkâr)
SÖYLE!
Akşamın hüznü siner boğazın üzerine,
Gönlüm seni arzular hep derinden derine…
Martılar çığlık çığlık sevdamı anlatırken;
Hicranın oku vurur, vuslatının yerine…”
Söyle kim ölüm biçti bu aşkın değerine?

Ebruli bulutları seyrederim sen yoksun…
Yalpalayan kayıklara meylederim sen yoksun…
Silinir büsbütün güzelliği İstanbul’un;
Bizans yosmaları fıkırdaşır birbirine… 
Söyle kim ölüm biçti bu aşkın değerine?

Alışamadım ki sensiz yaşamaya gülüm!
Varsın çıkagelsin, sen gelmeyeceksen  ölüm..
Ne Hisar’da ne Üsküdar’da eski lezzet var;
Bilmem Niyazkâr da benzer mi diğerlerine?
Söyle kim ölüm biçti bu aşkın değerine?
16.11.13


“Acep sen hiç gördün mü sevmeden yananını…
Gönülden seven kadar, gönülden ananını…
Âşığın gözü kördür, görmez mâşuktan başka;
Dünyalara değişmez sevdiği canânını…”

12. 11.2013
“Sevmişsen bir kere, yüreğine sor!
Ölüm mü beterdir, bir hicran mı zor?
Yananın hâlinden en çok o anlar;
Divane bir âşık baştanbaşa kor…”

  12.11.2013

9 Temmuz 2013 Salı

Sevdiğim


SEVDİĞİM
Bir name uçurdum o nazlı yâre,
Dedim tez vakitte ala sevdiğim.
Şu türküyü yaktım artık son çare,
Belki beğenip de çala sevdiğim.

Gündüz hayalimde, gece düşümde,
Bir ceren arzusu yanar döşümde.
Pervane olmuşum aşk ateşinde,
Savursun külümü yele sevdiğim.

Akıl başta kalmaz insan sevince,
Can mı cana yanar,  canan mı sence…
Bu hicran tükensin inceden ince,
Vuslatım gönlüne dola sevdiğim. 

Acep bilir misin ne ahvaldeyim?
Bir Mecnun misali hâlden hâldeyim...
Kâh uçsuz bir çölde, kâh Zühal’deyim;
Beklerim yad elden gele sevdiğim.

Sen bahtıma konan gökçek bir kuşsun,
Şakısın yüreğin coştukça coşsun.
Dudağın dem tutsun, dilin konuşsun;
Beş vakit Mevlâ’dan dile sevdiğim.

Gözlerim endamın seyrine dalsın,
Gülüşün aklımı başımdan alsın.
Ateşim içinde bir ömür kalsın,
Sonra taşıp dönsün sele sevdiğim.

Ne yaman düşürdü felek ağına,
Aşk otağı kurdum gönül dağına,
Bir buse arz ettim gül dudağına,
Sanırsın ki benzer bala sevdiğim.

Kaç gece beyhude adını andım,
Kaç gece düşlerden senle uyandım,
Kaç gece nârından dağlandım yandım;
Dumanım tütüyor hâlâ sevdiğim.

Aşkınla yoğrulup, inledim kaç kez,
Aşkınla doğrulup, ünledim kaç kez,
Aşkını okuyup, dinledim kaç kez;
Bir ceylan yavrusu bala sevdiğim.

Bu sevda uğruna olmuşum köle,
Kem nazar değmesin nazenin güle.
Çağır sevdiğini sevinçten öle;
Olsun gurbetimiz, sıla sevdiğim.

Niyazkâr’ım neyleyeyim, ne deyim?
Sensiz olan cenneti ben nideyim?
İrem bağlarında düğün edeyim;
Sonsuz bayramımız ola sevdiğim.
23.04.2013
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)  

15 Ocak 2013 Salı

Ömür Durağında Birkaç Soluk…


Kör nefsimin rotasını,
Kırsam yıllara yıllara…
Kırmadan gönül tasını ,
Sarsam yıllara yıllara…

Güzellikten söz eylesem,

Aşk odunu köz eylesem,
Dik yokuşu düz eylesem;
Varsam yıllara yıllara…

Hak uvarsa işimizi,

Ecel koysa peşimizi,
Hayreyleyip düşümüzü;
Yorsam yıllara yıllara…

Bülbül kesse güle zârı,

Neşe kaplasa gülzarı,
Erise dağların karı;
Ersem yıllara yıllara…

Koy dinmesin ruhta sızı,

Hiç bitmesin yârin nazı,
Sevda il çalan sazı;
Vursam yıllara yıllara…

Sona doğru geri sayım,

Yarın bile bir varsayım,
Yorulmasa gençlik tayım;
Sürsem yıllara yıllara…

Ses yetirsem dağa-taşa,

Selam etsem kurda-kuşa,
Niyazkâr yönelir arşa;
Karsam yıllara yıllara…

Köksal CENGİZ (Niyazkâr)