"Okşamadın başımızı, unutsan ne taşımızı…”
Bir ince sızı yüreğimde
Ceylanım!
Bir ince sızı.
Belli ki çekip götürdü seni
yine,
Gamsız duyguların en
amansızı…
Gökte bir dolunay
kaldı,
Bir de Zühre yıldızı.
Güz yağmurlarıyla
başladı,
Hicran ayazı…
Bir ince sızı yüreğimde
Ceylanım!
Bir ince sızı.
Ne baharları
paylaşabildik seninle,
Ne dolu dolu yazı…
En tiz perdeden
döktürdü hüznü firkatin,
Ayar edemedim
gönlümdeki sazı…
Bir ince sızı yüreğimde
Ceylanım!
Bir ince sızı.
Ben ki bu aşk uğruna,
Göze almışken her
imkânsızı;
Engel koydun aramıza,
Kahrolası anlaşılmaz
bir nazı…
Bir ince sızı yüreğimde
Ceylanım!
Bir ince sızı.
Mısralarla seni
söyleşip durdum bunca yıl,
Seni anlattım hep çizgili,
çizgisiz sayfalara.
Hasretine türkü yazdım
kimi zaman,
Yokluğuna ağıt yaktım
bazı bazı;
Kıskandı bütün ak
sevdalar,
Gönlümdeki beyazı…
Bir ince sızı yüreğimde
Ceylanım!
Bir ince sızı.
Acep nasıl sonlanacak
bu kara yazı?
Ve ne gün tadacaksın,
Sana duyduğum emsalsiz
hazzı?
“İnanmıyorum” deme
sakın ha!
Aşkı bir de pervaneye
sor bakalım,
Yanmanın olur muymuş
çoğu, azı?
Bir ince sızı yüreğimde
Ceylanım,
Bir ince sızı…
Ne gökte dolunay
kalacak bir gün,
Ne Zühre yıldızı.
Asıl gidişimle kopacak
büyük bir fırtına…
Sağır edecek kulaklarını,
Sevenlerimin avazı.
Okunan salalar;
Belki son kez seni
hüzne boğacak.
Ve bir de benden sana,
Son bir hatıra;
“Yakışıklı bir cenaze
namazı!”
15. 12. 2012
Köksal CENGİZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder