27 Haziran 2015 Cumartesi




Bu ne zalim bir hicran? Sen bensiz, ben sensiz...
Hayalinle avunmaktayım sessiz sessiz…
Gönlü dara çeker yoklu
ğunun acısı…
Vuslatının heyecanı ise emsalsiz…
-Niyazkâr-

25.06.2015

26 Haziran 2015 Cuma


 “KURBAN OLAM CAN SESEN!
MEFTUN OLAM NEFESEN!...
HARDASA N CEYLAN GÖZLÜM?
ÇILDIRIRAM GELMESEN…
26.06.2015
-Niyazkâr-



Heyhat!
“Yanarım” korkusuyla yanıma gelmiyorsun,
Aşkından yanıp, kül olduğumu bilmiyorsun…
26.06.2015

-Niyazkâr-
-NE KALMIŞ GERiYE-
“Yandırdın kalbimi gökçek yerinden…
kımın ateşi yaksın serinden…”
Uzatma hicranı, dönüp bir bak da;
Ne kalmış geriye o eserinden?

“Sorsam vaz mı geçti gönlünüz benden?
Hiçbir iz yok mudur, bugüne dünden?
Temelli mi sildin yoksa kalbinden?
Ne kalmış geriye o eserinden?”

Bir gün dolar ömrümüzün vadesi…
Dudaklarda kurur vuslat badesi…
Niyazkâr, gözdeydi inci tanesi…
Ne kalmış geriye o eserinden?
26.06.2015
Niyazkâr

25 Haziran 2015 Perşembe

“Bir gece yarısı bir güzel ile,
Candan muhabbetin tadı başkadır.
Vuslatın hazzına hasretsek bile;
Her söz, her fısıltı yine aşkadır...”
17.05.2015
K.CENGİZ(Niyazkâr)



“Dudağın kirazdır, dilin petek bal…
Yanakta goncalar birbirinden al…
Bir çift suna gizli sinen üstünde,
Ya sen ikram eyle, ya bu canı sal!
17.05.2015

K.CENGİZ(Niyazkâr)
Her daim sanaysa meylim...
Söyle neylim? Söyle neylim?
25.06.2015
-Niyazkâr









Gönül vurgunsa gözlere…
 Gerek kalmaz ki sözlere
                                    -Niyazkâr-


Neler Olmaz ki…

“Hicranla yandıkça, yürek “har” olur…
Aşkına kandıkça, aşk “ buhar” olur…
Neyleyim ki mevsim kışa dayandı…
Yoksa senle bir ömür “bahar” olur…”
-Niyazkâr-

20.06.2015

24 Haziran 2015 Çarşamba

KÂR EYLEMEZ…
Bir sevdaya tutulmuşum,
Tabip, derman kâr eylemez.
Ateşlere atılmışım…
Tabip, derman kâr eylemez.

Gönül melül-mahzun yine,
Feryat-figan dertli sine,
Tükenirim günden güne…
Tabip, derman kâr eylemez.

Fırsatlarım bir bir kaçar,
Külhan beyler bela saçar…
Derdimden kalmışım naçar;
Tabip, derman kâr eylemez.

Kader çizmiş yolumuzu,
Firkat bükmüş belimizi,
Canan tutmaz elimizi,
Tabip, derman kâr eylemez.

Ün ettikçe artar zârım,
Sanma derdimden bîzarım.
Aşk okurum, aşk yazarım…
Tabip, derman kâr eylemez.

Vurmuş bizi mihnet oku,
Netsin sargı, netsin yakı?
Doldur be içeyim saki!
Tabip, derman kâr eylemez.

Etsen muhabbet talimi…
Görsen anlardın hâlimi.
Hazan kırdı gül dalımı…
Tabip, derman kâr eylemez.

Sözüm geçmedi özüme,
Gönlüm vurmadı yüzüme…
Dünya kör oldu gözüme…
Tabip, derman kâr eylemez.

Gülistanda güller kara…
Bülbül başlar intizara…
Yâr olmazsa Niyazkâr’a;
Tabip, derman kâr eylemez.
19.02.2015

Köksal CENGİZ(Niyazkâr)

13 Haziran 2015 Cumartesi

DİNLE BE GÜLÜM!
Candan özge can bildiğim cananım!
Gönlünün gönlümde “nazı” olacak!
Eşsiz bir sevdayla içten yananım!
Yandıkça aşkının “közü” olacak!
Bir ışık hızıyla geçiyor zaman,
Ağaya-paşaya vermiyor aman!
Eceli yenmeye var mıdır güman?
Elbet her baharın “güzü” olacak!
Yaşadığın anı bilmelisin”kâr”…
Hoyratça harcayan hep yenik çıkar!
Her hicranda vardır farklı bir efkâr…
Hüzünler ömrünün “tuzu” olacak…
Kimler kondu, kimler göçtü bu hana?
Dolup boşalıyor Adem’den yana…
Sanma ki bu dünya yâr olur sana…
Her kulun cennette “gözü” olacak!
Azrail elinden kurtulan olmaz!
Zulmeden zalimin yanına kalmaz!
Kim demiş mazlumlar hakkını almaz?
Her mağdurun elde “kozu” olacak!
“Muhabbet”tir, gerçek dosta hediye…
Yok yere kalpleri kırmak ne diye?
Yemin olsun Üç’e, Beş’e, Yedi’ye!
Üzenin ruhunda “sızı” olacak…
Bir gün kurulunca yüce mahkeme,
Dava arz edilir “Mutlak Hâkim’e!”
Söyle! Orda “kefil”, kim olur kime?
Acep kimin gülen “yüzü” olacak?
Az yaşa, çok yaşa ölüm var ölüm!
Son nefeste biter buradaki bölüm…
Gel de başucumda dinle be gülüm!
Niyazkâr’ın sana “sözü” olacak!
12.06.2015
Köksal CENGİZ

4 Haziran 2015 Perşembe

ŞU ÖMRÜMÜZ
Gahi koşa, gahi dura,
Geçip gider şu ömrümüz.
Bir kuburdan, bir kubura…
Geçip gider şu ömrümüz.
Ne hayaller kura kura,
Neler yükleriz şuura…
Bitmez gibi aklın sıra;
Geçip gider şu ömrümüz.
Bin millette bin bir töre,
En güzeli bize göre…
Bazen şaşıp meçhul yere;
Geçip gider şu ömrümüz.
Bazen “yazı!”, bazen “tura!”…
Kimi hastadır “hatır”a…
Kimine “kesik fatura!”...
Geçip gider şu ömrümüz.
Herkeste var farklı yara,
Türlü türlü düşer dara.
Emaneti yora yora,
Geçip gider şu ömrümüz.
Zalim, kulu sokar zora…
Mazlum, kolay düşer tora…
Nice gönlü kıra kıra;
Geçip gider şu ömrümüz.
Hayat akan durgun dere…
Başı var da, sonu nere?
Bir kaderi süre süre;
Geçip gider şu ömrümüz.
Sen türkü ol, bense cura…
Oynayalım “Çayda çıra!”
Düğün, dernek, zılgıt, nara;
Geçip gider şu ömrümüz.
Sakın dalma günahlara!
Orda geçmez, mal, mülk, para!
Ya nurlara, ya da nâra;
Geçip gider şu ömrümüz…
Bazı bazı, ara sıra;
Hak dostları sorup, ara!
Dua bahşet Niyazkâr’a;
Geçip gider şu ömrümüz.
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)
BİR ŞEY KALMADI SABAHA
Bunca gayret boşa gitmez,
Bir şey kalmadı sabaha.
Sanmayın zulümler bitmez,
Bir şey kalmadı sabaha.
Duâ, niyaz “ berekettir! ”
Hızın başı, “ harekettir! ”
Umarsızlık, “ felakettir!”
Bir şey kalmadı sabaha.
Zorbalardan yılmayasın!
Geçeğe kör olmayasın!
Çıkmaz yola dalmayasın!
Bir şey kalmadı sabaha.
Hak batılı elbet kovar!
Ne sur kalır, ne de duvar…
Yeter ki Rabb’ine yalvar!
Bir şey kalmadı sabaha.
Tut elinden vefakârın!
Hakça bolüş helâl kârın!
Gelir özlediğin yarın;
Bir şey kalmadı sabaha.
Azıksız varılmaz öyle!
Eksiğini tamam eyle!
Hakk’ı zikret, hakkı söyle!
Bir şey kalmadı sabaha.
Mevlam ne kapılar açar…
Zulmetlere nurlar saçar...
Yarasa ışıktan kaçar…
Bir şey kalmadı sabaha.
Kahpe oyunu bozalım!
Huzurla gezip tozalım…
Yeni bir destan yazalım!
Bir şey kalmadı sabaha.
Sahip çıkalım devlete!
Dur! Diyelim ihanete…
Menzil, Asr-ı Saadete…
Bir şey kalmadı sabaha.
İnançla yürü Milletim!
Ebed sürsün hürriyetim!
Gülsün artık öksüz, yetim;
Bir şey kalmadı sabaha.
Kapılma arsız, hırsıza!
Münafığa, onursuza!
Hesap sor tüm uğursuza!
Bir şey kalmadı sabaha.
Bölünürse aziz vatan,
Niyazkâr der: senin hatan!
Haykırıyor şehit atan:
“Bir şey kalmadı sabaha!”
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)
16.05.2015
Gündüz geceye,
Gece sabaha,
Dallar çiçeğe,
Çiçek yaprağa vurgundu…
Ben San'a…...


Güzelleri çatlatan güzelden güzel sensin!"
Gel gönlüme bahar ol, gülistanım şenlensin...
Kerem Aslı'ya yangın, Mecnun da Leyla'sına;
Gel ki emsalsiz aşkın yüreğimde demlensin..
02.06.2015...
Beğenmekten Vazgeç · Yorum Yap · Paylaş
ÜMMETİNDEN SAYAR MISIN EY NEBİ?
Nefsi ile cenk eden bu Kıtmir’i…
Ümmetinden sayar mısın ey Nebi?
Tövbe ile temizlense her kiri,
Ümmetinden sayar mısın ey Nebi?
Ömür kısa kaybedecek zaman yok!
Amellerle kazanmaya güman yok!
Hele bir de kaybedersek aman yok!
Ümmetinden sayar mısın ey Nebi?
Akıllara zarar, iflasta ilim;
Mescid-i Haram’an Aksâ’ya gelim…
Burak ve Refrefe benzese hâlim;
Ümmetinden sayar mısın ey Nebi!
Mirac’ında kelam ettin yüzyüze…
Rabb’imden armağan getirdin bize.
Kefil olup namazda sözümüze;
Ümmetinden sayar mısın ey Nebi?
On sekiz bin âlemde en güzel Timsal!
Resuller içinde emsalsiz misal!
Sancağın altında eyleyip visal;
Ümmetinden sayar mısın ey Nebi?
Kur’an ve Sünnet’ten şaşmayan olsak,
Haramın peşinde koşmayan olsak...
Her ölçüde haddi aşmayan olsak,
Ümmetinden sayar mısın ey Nebi?
Taltifinle Fatih oldu Mehmet Han!
Asırlarca huzur buldu şu cihan…
Milletin gönlüne dolunca Reyhan;
Ümmetinden sayar mısın ey Nebi?
Niyazkâr’ı mihman eyle Ravza’na,
Kat Mevlâ’nın hem de Sen’in rızana;
Ümit eder şefaatin kazana…
Ümmetinden sayar mısın ey Nebi?
14.05.2015
Köksal CENGİZ(Niyazkâr)

2 Haziran 2015 Salı


Güzelleri çatlatan güzelden güzel sensin!" 
Gönlümüzde çiçek ol, gülistanım şenlensin...
Kerem Aslı'ya yangın, Mecnun da Leyla'sına;
Bırak emsalsiz aşkın yüreğimde demlensin...
02.06.2015
-Niyazkâr-



Aslıhan Ertürk'ün fotoğrafı.