23 Ekim 2014 Perşembe

VUSLAT NE ZAMAN?
Sızlasın mı yüreğim…
Yıllar yılları,
Kovalasın mı bu hayat koşusunda?
Sevenler, bin bir acıyı güçlükle taşısın mı?
Duygular, gönülden sevdiklerini ansın mı?
Ruhlar yeniden kor ateşle tutuşup, yansın mı?
Sabırlar taş mı kesilsin…
Yoksa yüz bin fersah haddini aşsın mı?
Sırılsıklam sarhoş mu olsun kara sevdalılar,
Ümitler kabına sığmayıp, taşsın mı?
Ya karşılıksız aşklar, çileli âşıklar…
Yarım yamalak, boynu bükük kalsın mı?
Her seher,
Zifiri gecenin koynundan;
Sessiz sedasız, eli bohçasız…
Meçhul bir güne çarçabuk kaçsın mı?
Toprak uyansın mı rahmetle yeniden?
Tohumlar bin bereketle çatlasın mı?
Gülistanda güller gülleri,
Bülbüller bülbülleri kıskansın mı?
Kışlar baharlara, baharlar yazlara hazlansın mı?
Sevgililer birbirine bin türlü nazlansın mı?
Ömürler geçiversin mi an gibi,
Şu fâni hayatlar acı-tatlı, doludizgin yaşlansın mı?
Sıladan gurbete, gurbetten sılaya;
Selamlar, sevgiler, muhabbetler…
Hasretle ulaşsın mı?
Dolup boşalsın mı yüreğim yüreğine…
Hicranından sızım sızım sızlansın mı?
Ağıtlar, bozlaklar, içli hoyratlar köz misali;
Ruhumuzu haşlasın mı?
Ya da pervane bendeniz
Kavrulup kor ateşinizde;
Ebedi vuslata başlasın mı?
27. 11. 2013
Köksal CENGİZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder